Türk kahvesi çekilmesi, pişirilmesi, sunumu, hatta falıyla bir seremoni. Birbirinden özel fincanlar ve cezvelerle ekipmanı tamamlanan kahveyi pişirmeden önce 'kahvenizi nasıl içersiniz' diye soruluyor. Kimi sade, kimi orta şekerli... Zaten az şekerli ve şekerli de eklenince seçenekler dördün üzerine çıkmıyor.
Türk mutfağının en önemli lezzetleri arasında yer alan Türk kahvesi, Osmanlı'dan günümüze kadar ulaşmıştır. Ocakta, közde ve kumda pişirilmesiyle bilinen bu kahve, ülkemize gelen turistler tarafından da ilgi görmektedir. Lokum ve çikolata ile birlikte servis edilen Türk kahvesi, düzenli tüketildiğinde sağlık açısından oldukça yararlıdır. Peki, Türk kahvesinin faydaları nelerdir? Günde kaç fincan kahve içilmelidir? Türk kahvesinin tarihi nedir? İşte, Türk kahvesinin faydaları:
Her üründe olduğu gibi kahvenin fazla tüketilmesi de zararlıdır. Türk kahvesinin faydalarından yararlanabilmek için, ölçülü miktarda tüketilmesi önerilir. Günde 2 fincan Türk kahvesi içilmesi, idealdir. 2 fincandan daha fazla tüketildiğinde zararlı etkileri ortaya çıkmaya başlar.
Kahvenin keşfedilişi ise çeşitli rivayetlere dayanıyor. Ancak bunların içinde en yaygın olanı 3. yüzyılda Habeşistan'a Kaffa şehrine yerleşen ve hayvan yetiştiren rahiplere ait olanı. Rahipler bir gece hayvanların bir türlü uyumadığını, hoplayıp zıpladıklarını görmüşler. Bu hal günlerce sürünce de içlerinden biri hayvanları takip edip tuhaf, yabani bir bitkiyi yediklerini fark etmiş. Yanılıp yanılmadığını anlamak için deneyince de, kendisini her zamankinden zinde, canlı hissetmiş. Böylece kahve denen bitki insanoğlu tarafından keşfedilmiş.
Kahvenin bize gelişi ise, yine anlatılanlara göre Kanuni Sultan Süleyman zamanında olmuş. 1543 yılında kahve İstanbul?a ilk kez gemilerle gelmiş. Tabii gelişi büyük olay olmuş. Dervişler tarafından tanıtılıp yayılmaya başlamış. Dinsel törenlerin ayrılmaz parçası olarak camilerde içilmeye başlanmış. Şehir merkezlerine kahvehaneler açılmış. Ancak bundan sonra bağımlılık derecesinde alışkanlık yapan kahvenin içilmesi din adamları tarafından yasaklanmış. Hatta devrin şeyhülislamı 'kömür oluncaya kadar kavurup yakılan nesnenin yeme içmesi caiz değildir' demiş ve kahve getiren gemileri yükleriyle beraber denize batırmış. Elbette yasaklanan her şey gibi kahve de sonunda tutku yaratmış. Yasaklar da bu tutkuya yenik düşmüş. 1554'de Hekim adlı biri Halep'ten, Şemsi adlı biri de Şam'dan İstanbul'a kahve getirmişler. Tahtakale'de bir dükkan açılıp kahve pişirilerek halka satılmaya başlanmış.
Sonraki yüzyıllar boyunca zaman zaman uygunsuz bulunsa ve hatta yasaklansa da kahvehane de, kahve de gitgide yaygınlaşmış. Ancak 19. yüzyıl sonuna kadar Türk kahvesi hep çiğ çekirdek olarak satılıyor, evlerde kavrulup el değirmenlerinde öğütülüyormuş. 1871 yılında Mehmet Efendi baharat ve çiğ kahve dükkanını babasından devralmış. Ve o tarihte ilk kez kahveyi dibeklerde öğütüp hazır satmaya başlamış. Bu yüzden ailenin soyadı Kurukahveci... O günlerden üç kuşak sonra bugün de Tahtakale'de... Ve o gün bu gündür kavrulmuş ve öğütülmüş Türk kahvesi geleneği devam ediyor; bu nefis rahiya nesilden nesile aynı seremoniyle geçiyor.
Tükr kahvesi, ölçülü bir şekilde tüketildiğinde herhangi bir yan etkiye yol açmaz. Fakat 2 fincandan fazla tüketilirse, kalp ritminde bozulmalar meydana gelir. Aynı zamanda mide problemlerine yol açar, baş ve kas ağrılarını tetikler. Aşırı kahve tüketiminin tansiyon üzerinde de olumsuz etkileri bulunmaktadır. Ayrıca uykusuzluğa sebep olur.
Türk kahvesi için en ideal zaman dilimi, yemeklerden 1 saat önce veya sonradır. Kahve içmek için en iyi saatler; 08:00-09:00, 12:00-13:00, 17:30-18:30 dışında kalan saatlerdir.
Deneyebileceğiniz Kahve Çeşitleri
Şunlara da göz atın;