Sağlığımız ile hava durumu arasında garip bir ilişki var. Ani değişen iklim şartlarına uyum sağlamakta zorlandığımız için sağlığımız bozuluyor. Havalar en çok kadınları etkiliyor.
Aniden kuvvetlice esen bir rüzgâr çıktığında; Kalbiniz dışarı çıkacakmış gibi küt küt atıyor. Üzerinizde nedenini bilmediğiniz bir asabilik var. Her şeye çabuk sinirleniyorsunuz. Uzmanlara göre kuru rüzgâr, (saç kurutma makinesinde olduğu gibi) insanı elektriğe kapılmış gibi sarsan, elektrostatik bir enerji birikimine yol açıyor ve cildimizdeki sinirsel alıcıları uyararak fiziksel ve beyinsel gerilimlere neden oluyor. Bora gibi çok kuvvetli esen rüzgârlı havalarda atmosfer basıncındaki şiddetli titreşimler, pek çok insanı etkileyerek baş dönmesi, uykusuzluk, nedensiz baş, kas veya eklem ağrılarına yol açıyor. Eğer kolitten yakınıyorsanız şiddetli rüzgârlar rahatsızlığınızı azdırabilir.
Güneşteki lekeler artınca sinir sistemimiz alt-üst oluyor. Saldırganlık olayları ve trafik kazalarında hızlı bir artış gözleniyor. Güneşteki fırtınalar organizmanın otomatik reaksiyonlarından sorumlu olan sempatik sinir sistemini etkileyerek yüksek tansiyonu azdırıp kalp ritmini bozuyor.
Puslu, sisli ve nemli havalar, sinir sistemini alt üst ediyor. Sisli havada nem damlacıkları güneş ışığına geçit vermiyor. Bu da sağlığımızı etkileyerek vücudumuzun, mutluluk hormonu denilen serotonin üretimini düşürüyor.
Sonuç olarak depresyon ya da melankoli kaçınılmaz oluyor. Sisli ve nemli hava ayrıca adale ve eklem ağrılarını azdırıyor. İçinde mikrop gibi maddeleri barındıran nem damlacıkları solunum yoluyla vücudumuza girerek enfeksiyon hastalıklarına davetiye çıkarıyor. Ve sinüzit, rinit, otit ve farenjit gibi hastalıklar ortaya çıkıyor. Nem mide sistemini de bozarak kolite yol açıyor.
Burun akıntısı, burun tıkanıklığı, yüksek ateş, yutma zorluğu, şiddetli öksürük, şiddetli baş ağrısı, kas ve eklem ağrıları, hava değişiminin en yaygın belirtileridir.
Şunlara da göz atın;