Şeker hastalığını yönetmenin amacı, kan şekeri seviyelerini mümkün olduğunca dengede tutmaktır. Kalp ve damar hastalıkları riskini arttırabileceğinden, kolesterol seviyelerini ve tansiyonu yönetmek için doğru önlemler almak da şeker hastalığı tedavisinin önemli bir parçasıdır. Kan şekeri seviyelerinin takip edilmesi, dengeli beslenme, fiziksel aktivite, stres ve kilo yönetimi, ilaç ve gerekirse insülin kullanımına dikkat edilmelidir.
Bazı durumlarda; beslenme, egzersiz, diyabet ilaçları ve hatta insülin içeren tedaviler, hastaları her zaman iyileştirmeyebilir. Yapılan çalışmalar, obezite cerrahisi sonrasında Tip-2 diyabeti olan hastalarda kan şekeri seviyelerinde uzun bir süre iyileşme olduğunu göstermektedir.
Obezite cerrahisi, genellikle geleneksel kilo verme yöntemlerine göre daha iyi ve daha hızlı bir kilo kaybı ile sonuçlanır. Ayrıca, yaşam kalitesi, tansiyon, uyku apnesi ve şeker hastalığı gibi obezite ile ilişkili durumlarda iyileşme sağladığı bilinmektedir.
Şeker Hastalığı Nedir?
Halk arasında şeker hastalığı olarak bilinen diyabet, vücudun insülin kullanma yeteneğinden sorunlardan kaynaklanan, kan şekeri seviyelerinin yükselmesi ile karakterize metabolik bir hastalıktır.
Sağlıklı bireylerde, pankreas tarafından üretilen insülin hormonu tarafından kan şekeri seviyeleri dengede tutulur. Yani, insülin kan şekeri seviyelerini düşürür. Yemek yedikten sonra, pankreastan insülin hormonu salınır. Şeker hastalarında bu salının yetersiz olur. İnsüline yanıt alınamaması de kan şekeri seviyelerinin yüksek kalmasına neden olur.
Tip-1 diyabeti olan kişilerde, pankreas insülin üretemez. Tip-2 diyabet, daha çok hücrelerin insülini etkili bir şekilde kullanamamasının bir sonucudur.
Şeker hastalığı, günümüzde dünya genelinde 150 milyonun üzerinde insanı etkilemektedir. Ve veriler, bu rakamın hızla artacağını göstermektedir. Şeker hastalığı olan kişilerin %90’ından fazlasında, aynı zamanda aşırı kilo, hareketsiz yaşam, genetik yatkınlık ve ileri yaş ile ilişkili Tip-2 diyabet görülmektedir.
Şeker Hastalığında Geleneksel Tedavi
Şeker hastalığının yönetilmesi ve tedavisinin amacı, kan şekeri seviyelerini dengede tutarak semptomları iyileştirmektir. Ayrıca hedefler arasında; böbrek hastalığı, göz hastalıkları, kan damarlarının ve sinirlerin zarar görmesi uzun vadeli komplikasyonları önlemek de yer alır. Kan şekerinin yönetilmesi, ayrıca kalp hastalığı, felç ve ölüm riskini de azaltır.
Tip-2 diyabeti olan hastalarda önerilen birinci basamak tedavi; fazla kilolardan kurtulmak, sağlıklı bir beslenme programı uygulamak ve bir egzersiz rutini oluşturmaktır. Şeker hastalığının tedavisinde, egzersiz yapmak ve aktif kalmak çok önemlidir. Egzersiz ayrıca, yağ yakımını arttırmak ve kilo yönetimini kolaylaştırmak için de önemlidir.
Sağlıklı bir beslenme programı ve egzersiz rutininin kan şekeri seviyelerini dengede tutmak için yeterli olmadığı durumlarda, diyabet ilaçlarına ihtiyaç duyulabilir. Bu ilaçlar, daha fazla insülin üretmesi için pankreası uyarır. İnsülinin daha etkili çalışmasına ve karaciğerde glikoz üretiminin azalmasına yardımcı olur. Yaşam tarzı değişikliklerine ek olarak kullanılan diyabet ilaçlarının da yetersiz kalması durumunda, insülin enjekte edilmesi gereklidir.
Obezite Cerrahisi ve Diyabet
Ağır obez grubunda yer alan hastalarda şeker hastalığının tedavisinde en etkili tedavinin Gastrik Bypass ameliyatı olduğu belirtilmektedir. Tip-2 diyabeti olan pek çok hastanın, ameliyattan sonra artık diyabet ilacı kullanımına ihtiyaç olmadığı görülmüştür.
Bu veriler, obezite cerrahisinin şeker hastalığının tedavisinde, belirgin bir kilo kaybı sağlamasının etkilerinin dışında başka bir teoriye daha yol açmıştır. Yeni araştırmalar, ameliyatın kendisinden ziyade, ameliyat sonrası etkili kilo kaybının, diyabetin tersine çevrilmesi gibi metabolik iyileşmeler olduğunu göstermektedir.
Bir çalışmada, obezite cerrahisi geçiren ve kilosunun en az %18’ini kaybeden ağır obez hastalar incelenmiştir. Bu hastalar, yalnızca diyet yoluyla kilosunun aynı yüzdesini kaybetmiş olan ve şeker hastalığı olan obez kişilerle karşılaştırılmıştır.
Kilo kaybı hedefine ulaşan her iki grubun üyelerinde de, metabolik olarak benzer iyileşmeler görülmüştür. Her iki grupta da; kan şekeri seviyelerinin daha düşük olduğu, kas ve yağ dokusunda insülin etkisinin daha iyi olduğu ve diyabet ilaçlarına azalan ihtiyaç gözlemlenmiştir.
Gelişmiş toplumlarda, her yıl yüzbinlerce kişi kilo vermek için obezite ameliyatı olmaktadır. Tip-2 diyabet tedavisinde de faydalı olduğu bilinen Gastrik Bypass ameliyatı, uzun vadeli sonuçlar ve toplam kilo kaybı açısından en başarılı ameliyat olarak belirtilmiştir.
İleri Obez Hastalarda En İyi Tedavi Ameliyattır.
İleri derecede obez olan kişilerde diyet ve tıbbi tedaviler, uzun vadede başarının neredeyse hiç olmadığı bir orana sahiptir. Bu nedenle, cerrahi, obeziteye karşı mücadelede popüler bir tedavi olmuştur.
Obezite ameliyatları, geleneksel kilo yönetimi seçeneklerinden daha yüksek ve sürekli kilo kaybı ile sonuçlanır. Ayrıca; yaşam kalitesinde, kan şekeri seviyelerinde, tansiyon ve uyku apnesi gibi durumlarda da iyileşmeler sağlar.
Bir kişinin obezite ameliyatına uygun olabilmesi için, karşılaması gereken belirli kriterler vardır. Bunların başında, Vücut Kitle İndeksi değerleri gelmektedir. Bu değeri 35 ile 39.9 arasında olan ve bu değere şeker hastalığı, kalp hastalığı veya uyku apnesi gibi obezite ile ilgili ciddi bir sağlık sorununun eşlik ettiği kişiler, obezite cerrahisi için uygun adaylardır.
Obezite Cerrahisi Şeker Hastalığını Tedavi Edebilir.
Uzun bir süre yalnızca obezite hastalığının tedavisinde kullanılan obezite cerrahisi, artık obezite başlangıcı olan ve tip-2 diyabetin eşlik ettiği kişiler için de bir tedavi seçeneği olarak gösterilmektedir. Şu anda, dünya üzerinde bu konuda pek çok çalışma yürütülmektedir.
Yakın tarihli bir çalışmada, 20 binin üzerinde hasta incelenmiş ve hastaların %85’inin tip-2 diyabetlerinin tamamen tersine döndüğü görülmüştür. Bu kişilerde kan şekeri seviyelerinin hızlı bir iyileşme göstermesi ve diyabet ilaçlarının ortadan kaldırılması, önemli kilo kaybı sağlanmadan önce bile görülmüştür.
Bu sonuçlar, ameliyat sonrası normal kilo aralığını koruyan kişilerde, yaşamın geri kalanı boyunca kalıcıdır. Bazı araştırmalar, şeker hastalığının uzun vadeli komplikasyonlarında, %30-45 oranında bir azalma sağladığını da göstermektedir.
Obezite cerrahisi, şeker hastalığının önlenmesinde de önemli bir role sahiptir. Şeker hastalığı olmayan obez hastalarda, ameliyat sonrası kilo kaybı ile diyabet gelişme oranı da %60 azalmaktadır.
Obezite Cerrahisinde Risk, Diyabete Bağlı Ölüm Riskinden Daha Düşüktür.
Her ameliyat gibi, obezite ameliyatlarının da bazı riskleri vardır. Ancak faydaları, potansiyel risklerin belirgin bir şekilde üzerindedir.
Gelişen teknolojiler ve uzmanlık ile, obezite cerrahisindeki riskler de önemli ölçüde azalmıştır. Veriler, tıbbi olarak tedavi edilen şeker hastalarında ölüm riski %4.5 iken, obezite ameliyatı olan kişilerde bu oranın %1’in altına düştüğünü göstermektedir. Bu, obezite hastalarında tip-2 diyabeti tersine çevirmenin etkileyici faydaları göz önünde bulundurulduğunda, kabul edilebilir bir risktir.
BU BİR İLANDIR