İstanbul’un tadına tat katan lezzet durakları

Nereye gitsem; kulübü, restoranı, barı, plajı hatta AVM’si bile cıvıl cıvıl valla...

E şükür etmek lazım aslında.

Pandemi sonrası uygulanan saat ve ses yasağının kaldırılması yeme – içme ve eğlence dünyasının eski günlerine kavuşmasını sağladı.

Hem sektör çalışanları derin bir nefes aldı hem de müşterilere kısıtsız bir dünyanın kapılarını tekrar araladı.

Neyse, gelelim sizlere bu dünyadan vereceğim lezzet dolu tavsiyelere.

Püfür püfür bir terastan İstanbul’u seyretmek

Geçtiğimiz yıl yeni yüzüyle Galataport İstanbul’daki yeni lokasyonunda hizmet vermeye başlayan Frankie, terasıyla bu yaza damga vuruyor!

Frankie’nin yeni açılan terası ise bu özel tarihi Yarımada ve Boğaz manzarasını aynı anda görmeyi sağlayan açık ve geniş bir alana sahip.

Müziği, eğlenceyi ve elbette iddialı bir menüyü birlikte sunan Frankie, açılışından bu yana MediterrAsian mutfağıyla gastronomi meraklılarını cezbetmişti.

Frankie terasında da bu ilgi çekici menüsüyle misafirlerini ağırlamaya devam ediyor.

Yaza özel  tabakların da eklendiği menü, ruhunu ve malzemelerini Akdeniz’den, pişirme tekniklerini ve baharatlarını ise Asya’dan alıyor.

Yerel malzemeleri mevsiminde kullanma konusunda titizlikle çalışan Frankie’nin Hint, Thai, Vietnam, Kore mutfak kültürlerini Akdeniz’in ruhu ile harmanlayan MediterrAsian menüsü; şehrin göz alıcı manzarasıyla daha da etkileyici hale geliyor resmen.

Ne yiyelim derseniz paylaşımlık tabaklarda sunulan kök sebzeler ile kuzu tandırı tavsiye ederim.

Ateşin hikayesi tabaklara yansıyor

Eski adıyla “Etap Marmara Oteli” şimdiki adıyla “The Marmara Taksim”!

İstanbul’un merkezindeki bu ikonik binada anılar biriktiren birkaç nesle şimdi yenileri de eklenmeye başladı.

Zira bir zamanlar şehrin sosyal hayatının en gözde mekanı olan Etap Marmara Roof “Okra” adıyla küllerinden tekrar doğdu ve şehrin en popüler restoranı oldu. 

Mitolojik anlatılarda bilgiyi, gücü, aydınlığı temsil eden en büyük sembollerden biri olan ateş, dünyamızı şekillendirmek için itici bir güç.

Okra, bu hikayelerin filizlendiği Akdeniz’in mutfağını, ateşi odak noktasına alarak karşımıza getiriyor.  

Otelin 20. katındaki Okra’nın executive şefleri Hüseyin Ceylan ve Mert Yalçıner’in önderliğinde hazırlanan ve açık ateşi odağına alan menü için, ‘mevsimsel ürün zenginliğiyle ve farklı aromalarıyla çağdaş bir Akdeniz mutfağı yaratılmış’ demek yalan olmaz.  

Gelen her malzemenin kaynağını bilen Okra’nın, lokal ürünlerle desteklenen menüsünde dikkat çekenler arasında başlangıçlardan “kalamar ve kuskus”, “açık ateşten karides”, “kuru dinlendirilmiş dana tartar”, ana yemeklerden ise “bütün bonfile”, “yedi baharatlı kuzu kol” ve “levreğin her yeri” başrollerde yer alıyor.

Bu balon herkesin dilinde

Boğaz’ın en mutena semtlerinden Yeniköy, kendine yaraşır bir dinginlikle sessiz sedasız bir gastronomi yolculuğuna çıktı adeta son yıllarda.

İsmini 1956 da kısa film dalında Oscar’a layık görülen “The Red Balloon” filminden ve hikayesinden alan ufacık bir aile işletmesine gittim geçen hafta.

Ne yalan söyleyeyim havasız civasız adından olsa gerek öyle aman aman bir lezzet beklentim de yoktu giderken.

Ama o ne?

Daha ilk girişte dekorasyonuyla, sesiyle, müziğiyle ve ilgi alakasıyla değişiverdi ön yargım ve yükseliverdi beklentim.

Pınar Erdoğan tarafından 2022 yazında Yeniköy’de tarihi bir müştemilatın renovasyonu ve ev konforunda dizayn edilen bir restorana dönüşmesi ile  kurulmuş The Red Baloon.

Bahçesindeki onlarca yıllık ağaçların gölge ettiği muhteşem bir bahçesi var.

Mekanın her şeyi bir yana daha 24 yaşındaki şefi bir yana...

Aileden üçüncü kuşak olarak mesleği devralan Ayvalıklı Şef Ulaş Durmaz inanmayacaksınız ama daha 24 yaşında!

Harikalar yaratan Ulaş şefin tarzı ise Ege ve Akdeniz’in ürünlerini ön plana çıkaran tanıdık tatlar.

Tabii kendine özgü bir yorum ile.

Her bir tabağı özenle el yapımı seramiklerle eşleştirerek adeta bir sanat eseri gibi masaya bizzat kendi getiriyor Ulaş Şef.

Konfi sarımsaklı aioli ile bebek enginar, acı biber reçeli ve çoban salatalı tava kokoreç, kekikli karides linguine, sotelenmiş kayısı ve mercanköşklü fırınlanmış oğlak; yenibahar, mısır unu muhallebisi, file badem ve satsumalı zeytinyağı ile servis edilen çilek The Red Baloon’un aklımda kalan lezzetleri oldu.

Güncel kokteyller konusunda da etkileyici bir çeşitliliği var mekanın.