Aila’ya ilk adımınızı attığınızda, geniş ve maskülen dekorasyonu sizi ferahlatıyor. Mutfak açık mutfak, her şey her yer tertemiz. Etrafı dolaşırken de personelin ilgisi ve güler yüzü beni yalnız bırakmıyor.
Yemekten çok gelen misafirlere deneyim yaşatmaya çalışan ve bunu yaparken de Anadolu misafirperverliğini baz alan Aila’nın şefi Kemal Can Yurttaş, mutfağın başına geçeli tam bir sene olmuş.
Yenilikçi ve genç oluşu Aila’nın menüsüne hemen yansımış. Kısa süre önce Michelin Guide’a girmeleri ile birlikte, bu dinamik değişimin müdavimleri de artar olmuş.
Kemal’e göre, Michelin tarafından önerilmek, aslında her zaman yaptıkları işi aynı kalitede sürdürülebilir olarak yaptıklarının bir kanıtı.
YÜZDE 90 SÜRDÜRÜLEBİLİR MUTFAK HEDEFİ
“Ekibim ve ben her zaman en iyisi için adım atmaya çalışıyoruz. Guide sonrası tepkiler çok güzel ve güven verici” diyor Kemal ve sürdürülebilir mutfak olarak Aila’nın hedeflerinden bahsediyor:
“Yüzde 90 olarak yıl sonuna kadar sürdürülebilir restoran olmayı hedefliyoruz. Atık yönetiminden kullanılan enerjiye kadar bunları hesap edip çalışmalarımızı yapıyoruz.”
“BU COĞRAFYADA DOĞUP BÜYÜMEK EN BÜYÜK HEDİYE”
Neden Türk mutfağı diye sorduğumda da, Aila’nın neden diğer restoranlardan ayrıldığını Kemal’in şu cümlelerinden anlayabiliyorsunuz: “Türk mutfağı benim kültürüm, benim kendi halim yani açıkçası her şeyim. Kendi kültürümü, örfümü, adetimi, her şeyimi bir bütün olarak Türk mutfağında yaşatıp bunu gelen misafirlere aktarmak en önemlisi. Bu yüzden bu coğrafyada büyümek doğmak bence dünyanın en özel kültürüne sahip olmak en büyük hediye.”
ÇİĞ KÖFTEMİ KENDİM YAPTIM
Büyük bir heyecan ve tutkuyla Türk mutfağına gönülden bağlı olan bu genç şefin ve ekibinin elinden çıkan lezzetleri tatmadan önce kendimizi mutfakta buluyoruz.
“Ne yapıyoruz?”
- “Çiğ köfte”
“Ciddi misin?”
- “Hadi kolları sıva, başlıyoruz”
Hemen ellerimi yıkıyorum. İlk defa çiğ köfte yapıyorum. Malzemeleri ve işin püf noktasını özenle anlatıyor bana Kemal, bir yandan da çiğ köftenin hikayesini anlatıyor.
Anadolu’da ateşten mahrum bırakılan bir ailenin çocuklarını doyurmak için ürettiği bir yemekmiş çi�� köfte. Hayatta kalma, aç kalmama içgüdüsü ile, yüz yıllar sonra trend olacak raw mutfağının da aslıda ilk örneği.
Taş ezmesi çiğ köftem, biraz mücadele ile sonunda bitti ve tadı enfes oldu. Yanına Antakya humus ve Nazuktan da gelince ilk takım tamamlandı.
UYKULUK TİRİT, AHTAPOT YAHNİSİ, KUZU KABURGA, KEREBİÇ
Tüm bunlarla birlikte, tatmadan Aila’dan gidilmemesi gerekenleri hemen söyleyeyim:
“Uykuluk Tirit, Ahtapot Yahnisi, Kuzu Kaburga ve Kerebiç”
Hepsi yoğun emek isteyen, bir domatesin bile o aromayı vermesi için özel yöntemlerle saatlerce piştiği birbirinden lezzetli tabaklar.
Hem güzel hikayelerle, hem de damağımda hoş tatlarla ayrılıyorum Aila’dan.
Şef Kemal Can Yurttaş ile de, Aila’nın her pazar yaptığı brunchlardan birine katılmak üzere sözleşiyoruz.
Ellerinize sağlık Kemal Şef ve tüm Aila ekibi.
Aila Adres: Büyükdere Caddesi, 76 B Mecidiyeköy İstanbul