Çay, ülkemizde en çok tüketilen içeceklerden biridir. Edebiyata ve sanata konu olan bu içecek, sabah kahvaltılarının, gün sohbetlerinin, molaların ve yemek sonralarının vazgeçilmezi niteliğindedir. Ülkemizde en çok siyah çay tüketilse de, soğuk çaylar ve bitki çayları da mutfağımızdan eksik olmayan içeceklerdendir. Tam da bu yüzden, çayı bizim kadar seven ve gelenek haline getiren ülkelere ve çay ritüellerine daha yakından bakalım..
İngiltere'nin çayla tanışması 17. yüzyılın başlarında Çin'den ithal etmesiyle başlıyor. Çaya süt ve şeker ekleyerek kişiselleştiren İngilizler, 19. yüzyılda '5 çayı' adını verdikleri ritüeli icat ediyor. Bu saatlerde sütlü çay ikram ediliyor. Günümüze kadar ulaşan 5 çayı, yanında ikram edilen atıştırmalıklara göre low tea veya higt tea olarak adlandırılır. Bu ritüelin en akılda kalıcı özelliği ise, çayın sunulduğu şık porselen fincanlardır.
Dünyanın en büyük çay üreticisi olarak bilinen Çin'de, oolong, siyah, yeşil, beyaz ve sarı çay bulunmaktadır. Bu çayları birçok farklı demleme yöntemiyle hazırlayarak içebilirsiniz. Çin'de yalnızca çay değil, sunum için kullanılan bardaklar ve demlikler de oldukça önemlidir.
Hindistan, dünyanın en çok çay üreten 2. ülkesidir. Hindistan'ın çayla ilişkisi ise 1800'lü yıllara dayanır. Günümüzde çay genellikle süt, şeker, rezene, kakule ve karanfil kullanılarak hazırlanır. Hindistan'ın köşe başlarında bulunan chai wallah'lar, çayı kimi zaman cam, kimi zaman da porselen bardaklarda servis eder.
İngilizler'in Afrika'yı sömürgesi altına aldığı yıllarda, bölgeye akşam çayı geleneği de geliyor. Doğu Afrikalılar 1800'lü yıllara kadar kendi çaylarını yetiştirmemiş olsa da, zamanla kendi çay kültürlerini yaratmayı başarmıştır. Malawi ve Kenya başta olmak üzere Doğru Afrika'da zengin aromalı, doygun çaylar tercih edilir.
Fas'a gidenler sıcak havaya en iyi giden şeyin nane çayı olduğunu bilir. Geleneklerine sıkıca bağlı olan Fas'ta, nane çayını evin en yaşlı erkeği yapar. Çin'in gunpowder dediği yeşil çay, taze nane yaprakları ile demlenir ve şeker ile tatlandırılır. Çayın servisi ise ayakta yapılır. Ancak bizdeki gibi demlik bardağa yaklaştırılmaz. Bunun yerine yukarıdan dökülerek gerçekleştirilir. Bunun amacı, nane aromasının etrafa yayılmasını sağlamaktır. Ayrıca Fas çayı, renkli cam bardaklarda ikram edilir. Yanında meyveli tatlılara yer verilir. Ülkemizde olduğu gibi Fas'ta da misafirperverliğin göstergesidir.
Japonya'nın çayla tanışması, 12. yüzyıla kadar dayanır. Önceleri yalnızca hükümdar ve yüksek mevkideki kişilere servis edilen çay, 16. yüzyılda günlük yaşamın bir parçası olmuştur. Öğütülmüş yeşil çay yapraklarından üretilen matcha çayı, Japonya'da en çok tercih edilen çay türüdür. Yanında geleneksel Japon tatlılarına yer verilir. Bu çay, kulpsuz fincanlarda içilir. Ayrıca günün koşturmacası içinde değil, özel olarak başına oturulan ve yavaş yavaş tüketilen bir içecektir.
Votkası ve soğukları ile bilinen Rusya'da da çay kültürü oldukça gelişmiştir. Ruslar, Çin'de yetişen siyah veya yeşil çayları genellikle semaver ile kaynatarak tüketir. Hafif dumansı ve tatlı aromalara sahip çayları sevdikleri düşünülmektedir. Ayrıca şekeri ağızlarında tutarken çay içme alışkanlıkları da varmış.
Son olarak diğer ülkelerin ritüellerinden bahsetmişken, Türk çayına yer vermemek olmaz tabi. Ülkemizde çay, kahvaltıdan başlayıp akşam yemeğinin sonrasına uzanan ve tüm gün süren bir ritüeldir. Doğu Karadeniz'de üretilen siyah çay, ince belli cam bardaklarda servis edilir. Misafir ağırlarken en çok tercih edilen içeceklerden biridir. Nefis mi nefis Türk tatlıları eşliğinde ikram edilir.
Şunlara da göz atın;