Belki de kulağa egzotik gelmiyor, ama İskoç mutfağının ulusal kahramanı olan Haggis’in eşsiz bir lezzet patlaması yaşatacağını söyleyebilirim. Hayal edin: kilt giymiş bir İskoç aşçı bu şaheseri hazırlıyor ve her lokma, İskoç dağlarının derinlerinden gelen bir savaş narası gibi midenize iniyor. Abarttığımı düşünebilirsiniz, ama yanılıyorsunuz.
Haggis, İskoç mutfağının en geleneksel yemeklerinden biri. İşkembe zarının içine bulgur, üzüm, fıstık, ince doğranmış sakatatlar ve bolca baharatla doldurulmuş bu karışım, şalgam ve patatesle servis ediliyor. İlk bakışta biraz cesaret gerektirebilir, ancak bir kez tattığınızda “Neden daha önce denemedim?” diyeceksiniz. Haggis, sadece bir yemek değil, bir deneyimdir. Denedikten sonra hiçbir şey eskisi gibi olmayacak!
Tatlılarda ise Edinburgh yüzünüzü güldürmeye kararlı. Cranachan, ballı, kremalı, yulaflı ve ahududulu bu tatlı, şaşırtıcı derecede sade ama inanılmaz lezzetli. İskoçlar, tatlıyı adeta bir sanat formuna dönüştürmüşler. Her lokmada bu sadelikten gelen derin tatları hissedeceksiniz.
İskoçya sadece klasik lezzetlerle yetinmiyor. Deep-fried Mars barı hiç duymamış olabilirsiniz, ama bu çılgın tat Edinburgh sokaklarında oldukça popüler. Çikolatanın kızgın yağda çıtır çıtır kızartılmasıyla elde edilen bu lezzet, ilk ısırıkta “Ne yapıyorum ben?” dedirtse de, kısa süre sonra vazgeçilmez hale gelir. Edinburgh’da diyet pek ciddiye alınmaz, bunu unutmayın!
Peki bu tarihi şehirde hangi restoranlarda, hangi lezzetlerle buluşmalıyız? Geleneksel İskoç tatlarının yanı sıra modern gastronomi sahnesinde de keşfe çıkabileceğiniz birçok mekan mevcut. İşte bazı öneriler:
İskoç mutfağının lüks yorumlarını deneyimleyebileceğiniz bu mekan, haggis’in yanı sıra taze deniz mahsulleri ve geyik etiyle de öne çıkıyor. Şehirle uyumlu ürkütücü bir isme sahip olsa da, burada sihirli lezzetler sizi bekliyor.
Kahvaltı ve hafif atıştırmalıkların ön planda olduğu bu kafe, Cranachan gibi tatlıları ve İskoç kahvaltısıyla ünlü. Ayrıca burası, J.K. Rowling’in Harry Potter serisini yazmaya başladığı yer. Lattenizden bir yudum alırken siz de kendi hikayenizi yazmaya başlayabilirsiniz.
İskoç ve dünya mutfağının mükemmel bir karışımını sunan The Dome, iç dekorasyonuyla da sizi etkiliyor. Somon ve roast beef gibi klasik tatlarla Roma İmparatoru gibi hissedebilirsiniz.
Modern İskoç mutfağının en önde gelen temsilcilerinden biri olan The Kitchin, yerel av hayvanları, deniz mahsulleri ve mevsim sebzeleriyle hazırlanan Michelin yıldızlı tabaklarıyla sizi büyüleyecek. Her lokma İskoç doğasının bir yansıması.
Deniz ürünleriyle dolu bir cennet olan bu mekanda, midye ve ıstakoz gibi taptaze lezzetler sizi bekliyor. İskoç usulü balık çorbası da mutlaka denemeniz gerekenlerden.
Geleneksel İskoç çorbaları ve tatlılarıyla öne çıkan bu kafe, Cullen skink (balık çorbası) ve tereyağlı shortbread kurabiyeleriyle sizi memnun edecek.
El yapımı dondurma severler için bir cennet olan Mary’s Milk Bar’da, İskoçya’nın rüzgarlı havasında bile tatlı bir kaçamak yapabilirsiniz.
İskoç mutfağından gurme pub yemeklerini deneyimlemek isterseniz, pie’lar ve İskoç bifteği gibi büyük porsiyonlarıyla bu mekan beklentilerinizi karşılayacaktır.
Her tat burada ayrı güzel, her lezzet ayrı bir macera. Edinburgh’da yemek yemenin keyfi, sadece lezzetli yiyeceklerle sınırlı değil; şehrin büyüleyici atmosferiyle birleşerek unutulmaz bir deneyim sunuyor. Afiyet olsun!