Eklemlerin iltihaplanması olarak bilinen artrit; eklemlerde yanma, kızarıklık, ağrı, şişlik gibi bulguların bulunmasıdır. Eklemler kemikleri bir arada tutan yapılardır ve vücudun hareketini sağladığından bu bölgedeki iltihaplanma, kişinin hareket kabiliyetini de etkiler. Bugüne kadar yapılan çalışmalarda yaşam kalitesini düşüren bu kronik hastalığın yönetiminde beslenmenin çok önemli bir rol oynadığı saptanmıştır.
İltihaplanma olarak bilinen inflamasyon, normal şartlarda vücudun kendini yaralanmalara ve hastalıklara karşı korumak için oluşturduğu bir tepkidir. Ancak bu süreç uzadığında çeşitli kronik semptomlar gelişir. Artritte de gözlemlenen bu durum için anti-inflamatuar beslenme, eklem ağrılarını azaltır ve hastalığın ilerlemesini geciktirir. Artrit hastalarının inflamasyonu tetikleyen bazı besinlerden uzak durması, bunun yerine anti-inflamatuar beslenmeyi yaşam tarzı haline getirmesi gerekir. Ayrıca vücuttaki fazla yağlar inflamasyonu artıran ‘sitokin’lerin salınımını artırdığından dolayı, artrit hastaları diyetisyen eşliğinde ideal kilolarına ulaşması gerekir.
Şeker alımını sınırlamak, aslında herkes için faydalıdır. Ancak artriti olan kişiler, ketçap, salata sosu, dondurma, soda gibi besinlerde bulunan ilave şekerden kaçınmalıdır. Romatoid artriti olan 217 kişide yapılan bir çalışmada, katılımcılar ilave şekerin semptomlarını kötüleştirdiğini belirtti.
Bazı araştırmalar kırmızı et ve işlenmiş eti, artrit semptomlarını artırabilecek iltihaplanmaya bağlamaktadır. Örneğin, çok fazla işlenmiş ve kırmızı et tüketen kişilerde interlökin-6 ve homosistein düzeyleri daha yüksek olabilir. Bunlar inflamasyonun belirteçleridir. 2019 yılında yapılan bir inceleme, kırmızı eti içermeyen bitki bazlı diyetlerin artrit semptomlarını iyileştirebileceği sonucuna vardı. Özellikle işlenmiş et, iltihaplanmayı artırabilir.
Glüten, buğday, arpa, çavdar ve diğer tahıllarda bulunan bir grup proteindir. Bazı araştırmalar bunu artan inflamasyonla ilişkilendirdi ve glutensiz beslenmenin artrit semptomlarını hafifletebileceğini öne sürdü. Çölyak hastalığı olan kişilerde romatoid artrit riski çölyak hastalığı olmayanlara göre daha yüksektir.
Fast food, kahvaltılık gevrek ve unlu mamuller gibi ultra işlenmiş ürünler, rafine tahıllar, ilave şeker, koruyucular, fruktoz ve diğer potansiyel olarak inflamatuar bileşenler açısından yüksek olma eğilimindedir ve bunların tümü artrit semptomlarını kötüleştirebilir. Araştırmalar, yüksek oranda işlenmiş gıdaların, aynı zamanda RA için bir risk faktörü olan iltihaplanma ve obeziteye katkıda bulunarak RA riskinizi artırabileceğini öne sürüyor. Aynı zamanda işlenmiş gıdalar genel sağlığınızı kötü etkileyerek diğer hastalıklara yakalanma riskini azaltır.
Sağlık için gerekli olan yağlar, aynı zamanda dengesiz iltihaplanma riskini artırabilir. Omega-3 yağlı balıklarda, yağlı tohumlarda ve yeşil sebzelerde bulunurken, omega-6 margarinlerde, sebze yağında ve mısır ve aspir gibi yemeklik yağlarda bulunur. Bu tür yağlar arasında dengenin sağlanması artrit semptomlarını iyileştirebilir. Yağları dengede tutmak için omega 3 içeren zeytinyağı ve omega 6 içeren yağlı balıkları beslenmenize ekleyin.
Tuzu azaltmak artritli kişiler için iyi olabilir. Tuz oranı yüksek yiyecekler arasında karides, konserve çorba, pizza, bazı peynirler, işlenmiş etler ve diğer birçok işlenmiş ürün bulunur. 2019 yılında yapılan bir fare araştırması, yüksek tuzlu diyet tüketen farelerde artritin, diyetinde daha az tuz bulunan farelere göre daha şiddetli olduğunu buldu.
Şeker ve şeker içeren bütün yiyecekler, rafine karbonhidratlar, trans yağlar, doymuş yağlar, tuz, alkol, pürinden zengin yiyecekler ve omega 6 yağ asitleri, artrit hastalarının kaçınması gereken besinler arasındadır.
Yazar:
Dyt. Gökhan Çelik
Şunlara da göz atın;