Somatizasyon bozukluğu rahatsızlığına sahip olan hastalar, bilinenin aksine hastalıkları kendileri oluşturmazlar. Genel olarak ciddi bir hastalığın bulunduğuna inanma hali mevcuttur. Fiziksel semptomlar kişileri oldukça rahatsız eder ve bedenleri ile ilgili endişeler oluşturur. Ancak aslında bedenen herhangi bir rahatsızlık söz konusu değildir, psikolojik olarak rahatsızlığı hissetme hali mevcuttur. Hastalar sürekli olarak hastaneye gidip farklı tıbbi tanılar alırlar. Bu durum sonucunda, ilaçların yan etkilerine maruz kalırlar. Bu rahatsızlık tedavi edilmediği takdirde kişilerin hastanelere bağımlı bir hayatları olacaktır.
Somatizasyon bozukluğu tanısı kolay konulamayan psikiyatrik rahatsızlıklar arasındadır. Hastanın detaylı bir hekim kontrolünden geçmesi sonrası ancak bu tanıya ulaşmak mümkün olmaktadır. Çünkü fiziksel semptomların fiziksel bir hastalık belirtisi olup olmadığının araştırılması gerekmektedir. Fiziksel bir hasar olmadığının anlaşılması durumunda, psikolojik tedavi uygulanır.
Somatizasyon bozukluğu çoğu zaman strese bağlı durumlarla karşı karşıya kalmanın bir etkisi olarak ortaya çıkmaktadır. Geçmişte yaşanan ağır travmatik olaylar, zihinde stresin birikmesine neden olmaktadır. Zihin atamadığı stresi ve diğer kötü duyguları vücudunun bir bölümünden çıkartma eğilimi göstermektedir. Esasında bu durum bir tür, enerji boşaltılmasıdır. Somatizasyon bozukluklarının en büyük nedenlerinden bir tanesi, kişinin travmatik olaylara karşı olan direncidir. Yaşanılan çoğu şey yaşanılmamış gibi zihnin bir bölümüne kaldırılır ve kişi bunu bastırır. Bu olayların birikmesi ya da bir şey dolayısıyla tetiklenmesi halinde, vücut belirli şekillerde alarmlar vermektedir.
Ayrıca kişinin zamanında çekemediği acıyı çekmesine neden olmaktadır. Somatizasyon bozukluğu olan kişiler, bedenlerindeki rahatsızlıklara herkesten daha çok odaklanmaktadır. Örneğin normal bir birey, kalp çarpıntısı olduğunda, bunun heyecandan, çok yürümeden, ani kalkmadan veya daha farklı şeylerden kaynaklı olduğunu düşünebilir. Ancak bu bozukluğa sahip olan birey, kalp çarpıntısının yalnızca kalp krizinden kaynaklandığını düşünme eğilimindedir. Zaten bu hastaların büyük bir kısmında panik bozukluk ortaya çıkmaktadır. Bunun yanı sıra normal bireyler baş ağrısının günlük ve geçici bir durum olduğunu düşünürken, hasta bireyler bunu beyin kanamasına, beyin tümörlerine ve daha farklı şeylere yorarlar. Doktora gitmeden önce araştırmalar yaparlar ve rahatsızlıkları ile ilgili en kötü sonuçlara odaklanırlar. Esasında kendi kendilerinin doktoru olan bu hastalar, içsel hissiyatlarını bedenlerine yansıtmakta ve bundan korkmaktadır.
Somatizasyon bozukluğu hastaları genel anlamda yaşadıklarının fiziksel ve ölümcül olduğuna inanma eğilimindedir. Bu durum dolayısıyla psikiyatrik tedavi onlar için son şans olmaktadır. Her yere gittim bir şey bulunmadı, en son buraya geldim, en çok kurdukları cümlelerden bir tanesidir. Psikoterapi yöntemleri ve takviye ilaç kullanımı sonrasında tedavi edilebilir özellik göstermektedir. Zaman zaman uzun ve zorlu bir süreç olduğu unutulmamalıdır, bazı kişilere travmalarıyla yüzleşmek çok ağır gelmektedir. Bu durum tedaviden kaçmalarına da neden olabilmektedir. Somatizasyon bozukluğu hastaları genel olarak en az 1 yıl sonra psikolojik tedaviye başvurmaktadır. Yaşadıklarının esasında hiçbir fiziksel alt yapısı olmadığı bildirildiğinde, inanmamayı tercih etmek çok daha kolay gelmektedir. Ancak müdahale ne kadar erken yapılırsa, süreç o kadar kısa sürecek ve hasta kaybettiği işlevselliğini kazanabilecektir. Bu hastaların hastaneye yakın yerlerde yaşamak, her gittikleri yerlerde hastaneye nasıl gideceklerini hesaplamak gibi durumları söz konusu olduğundan, hayat verimlilikleri çok düşük olmaktadır. Doğru tedavi hastanın verimliliğini tekrar eline alabilmesine yardımcı olacaktır.
Şunlara da göz atın;