Kahve, Osmanlı'da hayatımıza giren ve yüzyıllardır yerini korumaya başaran içeceklerden biridir. Ancak tabii ki Osmanlı dönemindeki kahve kültürüyle, günümüzdeki kahve arasında ciddi farklar vardır. Bu farklar yalnızca yapılış biçiminden değil, kahvenin toplumdaki rolüne göre de değişiklik göstermiştir. İşte, kahvenin Osmanlı'daki yeri ve gelişimi:
Bu konu hakkında çok fazla görüş olsa da, en çok kabul edileni kahvenin Kanuni Sultan Süleyman döneminde Yemen Valisi Özdemir Paşa vasıtasıyla bu topraklara geldiğidir. Bir başka görüşe göre 1555 yılında Halepli 2 tüccarın Tahtakale'de açtıkları kahvehane sayesinde Osmanlıların kahveyle tanışmış olmasıdır.
Osmanlı'da kahvenin lezzetli olmasının yanı sıra sunumuna da çok önem verilmiştir. Kahveden önce çeşitli reçel ve tatlılar ikram edilir, kahve ise altın, elmas gibi mücevherlerle süslenmiş ufak fincanlarda servis edilirmiş. Türklere özgü bir pişirme olan cezvede pişirme tekniği kullanılır, kahve telvesiyle birlikte yanında lokum veya misket üzümüyle sunulurmuş. Yani Osmanlı'daki kahveyi diğerlerinden ayıran özellik, kahvenin cezvede pişirilmesi ve sunum aşamalarıdır.
Günümüzde her köşe başında karşımıza çıkan kahvehaneler, Osmanlı dönemine dayanıyor. Osmanlı'da kahvehaneler, büyük demliklerin içinde kahveler piştiği, halkın her kesimine hitap ettiği ve kitapların okunduğu yerlerdi. Hatta kadılar ve vezirler de boş zamanlarında gelip kahvehanede vakit geçirmiştir. Osmanlı'daki ilk kahve, Tahtakale'de Şamlı Şems ve Hakem adlı iki kişi tarafından açılmıştır. Bunun üzerine çeşitli bölgelerde yeni kahvehaneler açılmaya başlanmıştır.
Osmanlı'nın farklı dönemlerinde kahve içmek 4 kez yasaklanmıştır. Diğer ülkelerde olduğu gibi, kahve dönem dönem dini gerekçelerle yasaklandı. Osmanlı'da ilk kez Kanuni Sultan Süleyman döneminde yasaklanmıştır. İkinci yasaklanışı Sultan III. Murat dönemidir. Üçüncü yasak, kahvenin uyuşturucu madde sayılacağı ve dinen caiz olmadığı öne sürülerek Sultan I. Ahmet döneminde gelmiştir. Son yasaklama ise Sultan IV Murat tarafından olmuş, kahvenin yanı sıra tütün ürünlerine de yasak getirilmiştir. Gerekçe olarak İstanbul'daki büyük yangınlara kahvehanelerin sebep olması gösterilmiştir. Ardından tekrar yasaklama kaldırılmıştır.
O dönemler şeker üretimi olmadığı için, kahveden önce gül kokulu lokumlarla ağız tatlandırılır ve kahve yudumlanırmış. Tepsiye en fazla iki fincan konulurmuş. Saray'da içilen kahveden sonra, cariyeler birbirlerinin falına bakarmış. Ayrıca günümüzde de bilinen tuzlu kahvenin kökeni de eski zamanlara dayanır.
Şunlara da göz atın;