Kraliçeler, prensesler, Thames nehri, müzeler, kozmopolit bir çehre, dünya mutfağının temsilcisi restoranlar, ünlü şefler, gezmekle tüketemeyeceğiniz pazarlar, çarşılar... Dünyanın en eski metro sistemi olan Londra Metrosu kentin altını bir ağ gibi kaplamış. Dışarı çıktığınızda otobüsler vızır vızır. Uçaktan inince kalacağınız gün sayısına göre kart alıyorsunuz, istediğiniz kadar in-bin yapabiliyorsunuz. Aslında İngiliz mutfağı her ne kadar zenginlikten yoksun olsa da, Londra, dünya mutfaklarının en iyi örneklerine ev sahipliği yapıyor bugün. Füzyon mutfağı Londra’yı önemli bir merkez haline getirmiş. Geleneksel İngiliz lezzetleri sunan pub’ların yanı sıra, Uzakdoğu, İtalyan, Fransız, Akdeniz mutfakları ağırlıklı kentte. Michelin yıldızlı restoranlar, ünlü şeflerin yemeklerinin sunulduğu restoranlar, sayısız seçenekler var.
Londra’da, merkez, kuzey, güney, doğu, batı, güneydoğu ve güneybatı eksenlerinde değişik günlerde açılan pazarlar mevcut. Bazıları daha enerjik, bazıları daha genişlemiş, bazıları ise marka, cazibe merkezi haline gelmiş Londralılar ve turistler için.
İç içe geçmiş üç-dört pazardan oluşan, Londra’daki en eski ve eşi olmayan antika pazarı. Cumartesi en kalabalık gün. Sekiz yüz civarında antika satıcısı var, aynı zamanda son yıllarda oldukça ünlü kafeler ve restoranlar açılmış yol üzerinde. All Saints Spitalfields ise aslında giyim mağazası, yüzlerce eski Singer dikiş makinasını dünyanın başka hiçbir yerinde bir arada göremeyeceksiniz emin olun. The Hummingbird Bakery muffin ve kekleri ile iddialı. Gail’s ise hiçbir kimyasal kullanmadan el yapımı ekmekler üretiyor.
1950’lerde 18 bin fırıncı varken Londra’da bugün bu sayı 3.500’lere inmiş. Bunun nedeni kötü, paketli ve dilimli endüstriyel ekmeklerin vitrinlere çıkması. Doğal, sağlıklı ve taze içerikli ürünlerin talebinin artması son yıllarda el yapımı ekmek üretimini canlandırmış şehirde. Portobello yolu üzerinde. “Free range” serbest olarak dolaşan hayvanların eti satılan kasaplar mevcut. Cadde üzerinde Gana’nın vejetaryen mönülerini, İspanya’nın ünlü paellasını ayakta atıştırabilirsiniz. Ispanaklı börek, tavuklu wrap, rustik elmalı tart, bardakta meyve, ev yapımı ekmek arası domuz sosis, taze pişirilmiş falafel, sıcacık kızartılmış İspanyol tatlısı churros tercihiniz de var. Yoruldunuz mu? Organik kahvenizi, bitki çayınızı Coffeeplant’de içebilirsiniz.
Londra’daki sokak çarşılarının içinde en ünlüsü. Pazar günü açık. Etrafında ucuz ve çok çeşitli yemeklerin satıldığı büfelerde ayak üstü atıştırmalıkların sayısı fazla.
Eğlence, yemek ve modayı bir arada bulabileceğiniz bir yer. 1876’da inşa edilen alanda birçok lokanta var. Giraffe çocuklar için ideal. Fire and Stone ünlü pizzacı, Wagamama Asya, Keke Çin lokantası, Las Iguanas Latin lezzetleri için ideal ve beğenilen bir seçenek.
Meydan, Kuzey İtalya’daki Piazza’yı örnek alarak 17. yüzyılda planlanmış. Londra’nın kalbinde kafeleri, lokanta ve mağazalarıyla her an kalabalık. Perşembe günleri kurulan “Gerçek Gıda Pazarı”nda üreticisinden taze ve yerel üretimleri bulunabilir. Ev yapımı kekler, sosisler, sığır burgerler, biber soslu nohutlu Meksika sotesi, şampanya-istiridye ikilisi, zeytinyağı, balzamik ve sirkeler, taze sebzeler, meyveler, balıklar, çiftlikten pazara satış kümes hayvanları ve ürünleri, geleneksel yöntemlerle üretilmiş özel peynirler…
Soho sokaklarına yayılmış seyyar satıcılar, en ucuz meyve-sebzeleri satıyorlar. Mantarlar, İtalyan domateslerinin envai çeşitleri, şarküteri ürünlerini alabilirsiniz.
İşte 10 yılda format atmış, marka haline gelmiş açık-kapalı pazar yerlerinin birincisi. Yiyecekten, giyeceğe, biblodan, aksesuara binlerce, binlerce ürün, yüzlerce mağaza, restoran, dünyanın her yerinden yemek tezgahları. Kanal kenarında salkım söğütlerin gölgesinde İngiliz çayı içmek ayrı bir keyif.
Cuma, hafta sonları kalabalık sokak pazarlarından biri. Frambuaz, yaban mersini kutularda taptaze. Üç balıkçı tezgahında morina balığı, jumbo karides, kalamar alma imkanınız var. Taze yumurta, kavanozlarla bal ve anneanne tarifiyle yapılmış geleneksel meyveli kekler satılıyor. Satıcılar aksi olsa da ürünler alınası. Etrafta Arap, Uzak Doğulu, Müslüman kesimin alışveriş ettiği marketler mevcut. Tel kadayıf, şambaba, gül suyu, helal et, bazlama gibi etnik lezzetler buralarda bulunabilir.
Perşembe, Cuma ve Cumartesi günleri açık. Londra’daysanız mutlaka gezilmesi, alışveriş yapılması gereken L şeklinde bir pazar yeri. Burası toptan sebze, meyve satılan, hafta sonu yerli-yabancı turistlerin, Londra halkının, catering şirketleri ve şeflerin alışveriş yaptığı bir merkez. Ünlü İngiliz Şef Jamie Oliver’ın da gözdesi Borough Market. İngiliz insanının yemek kültürünü anlamanız açısından gezilmesi gereken en önemli gıda pazarı. Yerel gıda, geleneksel yöntemlerle üretilmiş ürünler, organik ürünler, ithal mamuller, yaş ürünler, peynirler, salamlar, şaraplar, meyve suları, çikolatalar, balıklar, çeşit çeşit deniz ürünleri, av etleri, ördek, tavşan, domuz, sığır, inek, koyun.
Balıkçı tezgahından ayrılmak zor. Yılan balığı, morina, somon, üzerinde fiyatları yazan kocaman yengeçler, ringa balığı, mezgit, köpek balığı, ıstakoz, istiridye, deniz tarağı, kalamar yanında deniz börülcesi ile sahnede. Peynir standlarından İtalyan parmesanı, buffalo mozzarellası, pecorino, Fransız meşe yaprağında keçi peyniri, İngiliz tütsülü baconları, stilton ve cheddar peynirleri, kaz ciğeri, Toscana salamları, paketlenmiş prosciuttolar, keçi peynirli aperatif incecik salamlar, yöresel ve geleneksel yöntemlerle hazırlanan Cumberland sosisleri sizleri büyüleyecek.
Green Market yeşil, kırmızı, sarı, mor, beyaz, rengarenk sebze ve meyve cenneti. İncirin ambalajına gözüm ilişti, Aydın’dan ithal edilmiş. Yani Türk ürünleri oldukça bol İngiltere’de. Ekmek ve unlu mamul bölümünde öne çıkan isimlerden Konditer and Cook’tan limon merengli turta alabilirsiniz. Orta Doğu’nun kuru tatlılarından bile mahrum kalmıyorsunuz burada. Baklava, kadayıf, hurma, kuru meyvelerin yanında Türk lokumu.
Cumartesi, Pazar günleri Londra içinde yaklaşık 15 adet pazar açılıyor. Genellikle sokak aralarına, okul bahçelerine, otoparklara kurulan pazarlarda kimyasal bulaşmamış, temiz topraklarda üretilmiş gerçek gıdalar satılıyor. Her hafta üreticiden tüketiciye aracısız mevsimsel en taze ürünler sunuluyor. Biyolojik çeşitliliği korurken aynı zamanda pazarlarda 100 milden uzakta yetişen ürünlere yer verilmiyor. Kaliteli, güvenilir, temiz, doğal sertifikasız ürünlerin yanı sıra, organik ürünler de satışta.
Çiftçiler söyle diyor: ”Biz yetiştirdik, sattık. Siz satın alın, ayıklayın, kesin, haşlayın, kızartın, fırınlayın, ızgara yapın, dilimleyin ve yiyin. İşte bu kadar ürünlerine güvenen, çalışan, üreten, organize bir birlik var Londra’da.
Şunlara da göz atın;