Pandemi ile birlikte “Sağlık Tatili” yükselen trend!

Yalnızca Fransızlar değil, dünyanın geneli için de durum hemen hemen aynı. 

Zira bu denli eve kapanınca, bu denli hareketsiz kalınca sabah akşam da dolapta ne varsa mideye indirince kilo almamak imkansızlaşıyor.

Ana fikir arınmak

Hal böyle olunca ve alışageldiğimiz otellerin de pek çok imkanı kısıtlanınca çoğu kişi tercihini, hem kafa dinleyeceği hem de ölçülü besleneceği sağlık temalı otellerden yana kullanmaya başladı. 

SPA, Latinceden gelen “Salus per Aquam” yani sudan gelen şifa anlamında. “Wellness, wellbeing ve detox” ise İngilizceden geliyor, hepsinde ana fikir arınarak kendini sağlıklı ve iyi hissetmeye dayanıyor. 

Su, çamur, aroma terapiler, masajlar, şifalı bitkilerden faydalanarak cilt ve vücut bakımları, beslenme kürleri ile toksinlerden arınmak; yoga ve nefes gibi egzersizlerle de dingin bir ruha kavuşmak bu tip tatillerin ana prensipleri.  

Stresten arınma, kilo verme ve bağımlılıklardan kurtulma gibi hedefleri olanlar bile var aralarında. 

İyi yaşam merkezlerinin çoğu bilinçsiz!

Dünyada bu tip tesisler oldukça yaygın olmasına rağmen doğru dürüstünü uygulayan oldukça azdır Türkiye’de. 

Ne yazık ki, havluyu rulo yapıp yanına birkaç taş ve mumla, sahte bir de orkide koyan SPA;  3 – 4 bakım aleti satın alan mekan wellness salonu; hatta katı meyve sıkacağına sahip olan ise detoks merkezi zannediyor bizim ülkede kendini. 

İstisnalar kaideyi bozmaz tabii, işini çok iyi yapan Sianji Wellbeing Resort Bodrum, Ricmond Nua Sapanca ile Bodrum ve Antalya’da hizmet veren LifeCo’nun da hakkını yememek lazım. 

Lükse doymak

Benim size bahsedeceğim ise Azerbeycan Gabala’da bulunan dünyanın en lüks sağlık otellerinden Chenot Palace Health & Wellness Hotel.

Azerilerin lükse ve ihtişama olan meraklarını bilirdim. Ancak bunu Başkentleri Bakü’ye 250 km mesafedeki Chenot Palace Health & Wellness Hotel’i görünce daha iyi anladım.

Tabiri caizse kaşane gibi bir sağlık oteli açmışlar doğa harikası Nohur Gölü’nün kenarına. Bu göl kenarında olma özelliğiyle tıpkı Avrupa’daki benzerlerini anımsatıyor. 

Ancak Avrupa’dakilerin aksine burada misliyle bir şaşaa yaşanıyor.  

Duvarlarında Henri Matisse tablolar, yataklarında Garnier Thiebaut nevresimler, sofralarında Bernardaud takımlar ile gümüş çatal bıçaklar, butiğinde Loro Piana ve Brunello Cucinelli gibi lüks markalar bulunan Chenot’da her şey kusursuz diyebilirim. 

Azerbaycan neden tercih etmeli?

En önemlisi vize! Azerbaycan, Türk vatandaşlarından vize istemiyor. Katı kuralları olan ABD ya da Şengen vizelerini almakla uğraşmak zorunda kalmıyorsunuz. 

Gerçi arada “Otağın çirkli mi?" Odanız kirli mi? ya da “Seherde hıyar mı yedin?”  Sabah salatalık mı yediniz? gibi bizleri tebessüm ettiren cümlelere de maruz kalsak da Azerice, Türkçe kökenli bir dil olduğundan dil problemi de yaşanmamış oluyor. 

Bir de televizyon kanalları durumu var ki o da dizi tutkunlarının tercihini Azerbaycan’dan yana kullandırabilecek cinsten resmen. Çünkü hemen hemen tüm Türk dizileri, hem de Türkçe olarak naklen yayında burada.    

Ancak en önemlisi dünyanın diğer detoks merkezlerine nazaran hayli ekonomik bir fiyat politikası olması.