Bir coğrafyanın akla sığmayacak zenginlikteki mutfağı ve her şehrinde başka benzersiz LEZZET… Ülkemizde kaleme deftere sığmayacak kadar, vilayetine mahsus yemek türü var. Peki, bu yemekleri yalnızca o illerde mi yiyebiliriz? Kilometrelerce yol gitmeden de iyisinin tadına bakamaz mıyız? Öyle noktalar var ki; neredeyse mucidi kadar becerikliler pişirme teknikleri konusunda! Bakalım bize has yemekleri alıştığımız yerler dışında nerelerde tüketebiliriz…

İskender, ilk akla gelenlerden, Bursa ile özdeşleşmiş yemeğimiz.  Hatta,  dünya üzerinde en iyi iskenderi, ‘Cemal  ve Cemil Kardeşler’de yiyebileceğinizi söyleyebilirim. Ama konumuza dönersek; İstanbul ‘da yaklaşık alternatifi var; Levent’teki Garaj Restoran…  

Mantı denilince şüphesiz Kayseri akla geliyor. Peki ya Kayseri’den malzeme getirten bir dükkan İstanbul’da mevcutsa? Akaretler Yokuşu’ndaki ‘MA MA Mantı’ baharatına kadar orijinal!  

Tantuni sevdalısı olduğum doğrudur! Mersin ‘Memoş Tantuni’ tartışmasız ülkenin en iyisi benim için. Fakat Beyoğlu’nun ara sokaklarında ‘Emine Ana’yı ne yapın edin deneyin derim. Ne yazık ki çoğu muadili, tantuni dürümü,  sanki Kebap dürüm servis eder gibi kocaman yapıyor. Oysa tantuni, küçük, katlanır durumda ve oldukça ıslak sunulmalıdır. Buraya bir uğrayın…

Cağ kebap elbet Erzurum… Fakat bu sefer seçeneği İstanbul’dan vereceğimi sanmayın! Ankara-Çankaya’da, Cevizlidere’de ‘Sizin Oltu Cağ Kebap’ işin ustası… Güzelim yemeğe ‘Yan yatırılmış döner’ diyenlere ders niteliğinde! Hiç lüks beklemeyin, salaş ama tam kıvamında doymak isteyenlere biçilmiş kaftan…

Büryan kebabı, Siirt’e has, saatlerce kuyu ısısıyla pişirilen lokum gibi bir ettir. Bir ucundan tutup salladığınızda paramparça dağılır tabağın içine. İşte bunu da bolca Siirt’linin ikamet ettiği Fatih’te, kadınlar pazarında bulabilirsiniz. Yaklaşık 5-6 dükkan var. Hepsi birbirinden leziz. Gitmişken pazarı dolaşmayı da unutmayın!

Afiyet olsun…