Süt, doğumdan itibaren tüketilen besinlerin başında gelir. Anne sütünün ardından inek sütü tüketimine geçilir. İçeriğindeki kalsiyum sayesinde kemik gelişimine katkıda bulunan süt, aynı zamanda birçok tarifte kendine yer bulur. Ancak marketlerde hazır olarak satılan sütler hakkında toplum arasında yayılan bazı iddialar, süt hakkında yanlış yanılgılara kapılmanıza neden olabilir. Bu yazıda, süt hakkında bilinen yanlışları ve doğrularını sizlerle paylaşıyoruz.
UHT sütlerin uzun süre dayanmasının altında yatan sebep olarak katkı maddeleri düşünülür. Ancak bu yanlış bir iddiadır. UHT sütler, elde edilen sütün ısıl işlemden geçirilmesi ve 6 katmandan oluşan özel ambalajlara konulması sayesinde uzun süre dayanır. UHT yönteminde, taze inek sütü kısa sürede 150 dereceye kadar ısıtılır ve oda sıcaklığında soğutulur. Bu işlem, sütün besin değerini kaybetmeden mikroplardan arındırılmasına yardımcı olur. Bakterilerden arınan süt, ambalajlanır ve doğru koşullarda saklanırsa hiç açılmadan 4 aya kadar saklanabilir. Ancak açıldıktan sonra kısa süre içinde tüketilmesi gerekir.
Süt ambalajında kullanılan alüminyum, ışık ve oksijen geçişini önlemek amacıyla kullanılır ve ara katman olarak işlev görür. Alüminyum, sütle doğrudan temas etmediği için sağlığa zarar vermez. Ancak mutfaklarda kullanılan alüminyum folyo gibi kağıtların süt gibi yiyecek ve içeceklerle temas etmesi sakıncalı olabilir.
Probiyotik adı verilen faydalı bakteriler, kefir, peynir, yoğurt gibi fermente edilmiş süt ürünlerinde bulunur. Hem çiğ süt, hem de UHT sütlerde probiyotik bakteriler bulunmaz. Yani sütün içinde probiyotik bulunmadığı için, UHT işlemi faydalı bakterilerin ölmesine yol açmaz. Ayrıca UHT işlemi sırasında sütün besin değerleri korunur.
Pastörize sütler, çiğ sütün besleyiciliğini kaybetmeden zararlı mikroorganizmalardan arındırılmasını sağlar. Sokaklarda satılan çiğ süt ise, özellikle taşıma ve dağıtım aşamasında koşullara uyulmadığı takdirde bakteri üremesine yol açabilir. Ayrıca çiğ süt evlerde ısı-zaman kontrolü olmadan uzun süre kaynatılırsa, çiğ sütün besin değerlerini kaybetmesine yol açabilir.
Süt, kalsiyum gibi besin değerleri bakımından zengin bir besindir. Ancak yeterli miktarda demir içermez. Fakat kansızlığa da neden olmaz. Kansızlığı gidermek için balık, tavuk, et, yumurta, kuru baklagiller gibi demir içeren besinler tüketilmelidir.
Bir besinin organik olma kriteri, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı tarafından yayınlanan yönetmeliklerle belirlenir. ''Organiklik logosu'' yalnızca bakanlık tarafından verilir. Sokaktan veya açık olarak alınan çiğ sütler organik değildir. Aslında herhangi bir kontrolden geçmediği için, sağlık açısından daha fazla risk taşır.
Şunlara da göz atın;