Eleos, yıllardır yarattığı tatlarla yüzlerce kişinin zaten müdavimi olduğu bir marka. Dünyaca ünlü Michelin de boşuna bu yıl “Guide List”ine almamış.
Eleos, eski Yunanca’da “merhamet” anlamına geliyor. Merhamet cömertliği de beraberinde getirdiğinden olsa gerek, biraz sonra anlatacağım menüsünde de yok yok. İstanbul meyhanelerinin klasikleşmiş lezzetlerinin yanı sıra Yunan ve Ermeni mutfağı ve tabi Ege’nin şifalı otları.
2007 yılında ilk şubesi Yeşilköy’de açılan Eleos, İstanbul’da yıllar içinde Beyoğlu, Göktürk ve Bahçeşehir’deki şubeleri ile de büyüdü. Şimdi en son şubesini Eleos Bodrum’u Bitez’de açtı, 16 Haziran’da. Şehirler, semtler ayrı olsa da lezzet kalitesi, temizlik, hoş ambians ve güler yüz hep aynı.
Eleos’un özenle oluşturulmuş müzik arşivinde, Rebetika’nın eşsiz örnekleriyle Klasik Türk Sanat Müziğinin unutulmaz şarkıları ağırlıkta. Yemekler damağınıza, çok derinlerden gelen bu eserler de kalbinize sesleniyor.
Önce Eleos’un doğduğu Yeşilköy’den başlayayım. Çocukluğumun bir bölümünün geçtiği bu komşu semtte mekana doğru yürürken, o dar ama cıvıl cıvıl olan o cadde beni ister istemez eskilere götürdü. Elbette yıllar içinde birçok şey değişmiş ama upuzun binaları burada görmemek hala bir sevinç kaynağı.
Beyaz ağırlıklı dekorasyonundan dolayı Yeşilköy’de “Beyaz Meyhane” ismiyle de anılıyor Eleos. 50 kişilik bahçesi küçük ama ferah. İçerisi ise 90 kişi kapasiteli. Duvarlar Samatya, Balat ve Soğuksu’daki eski İstanbul meyhanelerinden fotoğraflar ve mavi çiniler ile süslü. Bu iz bırakan yalınlık ile sanki size bir Ege kasabasında kendinize ödül mekanı olarak hissettiriyor Eleos.
Gastronomi dünyası hep büyülü gelmiş Eleos’un ortaklarından Aleks Karaköse'ye Restorancılık hep hayaliymiş. Yunanistan’a yaptıkları seyahatler de bu hayali,eyleme dönüştürmeleri için motivasyonlarını yükseltmiş ve ortağı Ercan Erdoğan ile ilk Eleos şubesini 2007 yılında işte burada, Yeşilköy’de açmışlar.
Peki ama neden Eleos? Eleos’u diğer yerlerden ayıran ne?
Bir kere sonsuz bir ürün çeşitliliği olduğunu söyleyebilirim Eleos’un. Menüsü oldukça zengin. Mutfağı oldukça değişken. Ve özel günlerinizde, kutlamalarınızda size özel menüler de hazırlıyorlar.
Bu kadar çeşitlilik zor ama Aleks, her şubedeki şeflerle, sanki bir akademi gibi yeni şeyler üretip menülerini zenginleştirmekten dolayı çok mutlu.
Gelelim Eleos’un olmazsa olmazlarına. Hepsi çok lezzetliydi ama Köri Soslu Ahtapot, Portakallı Kabak Çiçeği Dolması ve Surumi Kavurma muhakkak denenmeli.
Ayrıca bu yaza özel menüye eklenen Levrek Topu, Jumbo Kroket ve Elmalı Tuna Tartar’ı da tavsiye ederim. Gün gün menüye daha birçok ürün ekleniyor ama Balık Kokoreç, Kalamar Dolma, Kağıtta Balık, Eleos böreği ve suflesi de dikkatlerden kaçmasın.
Dediğim gibi, Eleos’un tüm şubelerindeki şefler menüyü bir akademi gibi ortak şekillendirdiği için lezzet şehir, semt farketmeksizin aynı. Ve tabi ki en büyük heyecan Bodrum’da yaşanıyor şu günlerde. Çünkü Bitez’deki şubeleri 16 Haziran’da açıldı. Yine rezervasyonsuz girmek çok zor, yine yoğun ilgi var ama Bodrum’a da bir Eleos lazımdı.
Eleos, bu lezzeti, servis kalitesi, temizliği ve misafirperverliği ile Michelin’in de dikkatinden kaçmadı tabi.
Michelin Guide listesinde olmak onları da çok heyecanlandırmış ve işlerine olan aşklarını, yeni şeyler üretmeye olan şevklerini çok yükseltmiş.
Şimdi hedef o listeye girmek kadar listede kalıcı olmak, ardından Yıldızlı Michelin Tabelasını restoranlarının kapısına asmak.