Vicdanlarında hoş görmeyi barındırmayanlar....''
Uzunca bir aradan sonra tekrar yazıya dönerken, seyahat ve hayat üzerine kelimeleri artarda dizme heyecanıyla aklıma gelen ilk isim Neruda ve yukarıdaki dizeler oldu ne garip. Çocukluğumdan beri gezmeye meraklıyım ben, küçüklüğümde odamın duvarında kocaman bir dünya haritası vardı, her bir ülkeyi işaretleyip notlar aldığımı hatırlıyorum. İkiz çocuklarım da benim gibi, hatta benden beter. Evde oturduğumda ''Hasta mısın?'' diye soracak kadar.... Artık genlerden midir, yoksa alıştırdım mı bilinmez ama biz çok gezdik çok... Sadece gezmekle de kalmadık, gittiğimiz yerleri araştırdık, kültürlerini tanıdık, yemeklerini tattık... Bu köşede bundan sonra zaman zaman tek başıma, bazen çift olarak, zaman zaman da çocuklarla yaptığım gezileri sizlerle paylaşacağım. Hadi bakalım başlayalım o zaman ilk durak belki de İstanbul'dan sonra yaşamayı düşüneceğim şehirlerden bir tanesi Barcelona....
Barcelona'ya son gidişimde fark ettim ki benim için tatil ya da bir ülkeyi, şehri gezme güdüsü kesinlikle yemekle bağlantılı. Yeme içme maratonu havalimanında başlıyor üstelik. Karşımda bir de dünyaca ünlü Katalan mutfağı olunca, yeme de yanında yat misali. Aslınsa Katalan mutfağı denilince akla ilk gelen kuşkusuz Paella ama aklımda kesinlikle kendimi Barcelona sokaklarına atar atmaz atıştırmalık olarak nitelendirilen ''Pimientos del Padron'' ismi verilen kızarmış yeşil biberlere gömülmek var. ''Ay bizim köy biberi canım'' deyip geçmeyin, çok taşımışlığım var Barcelona marketlerinden, bizde öylesi yok. Hatta son ziyarette erkek arkadaşımın da aklıyla tohum satın aldık, bahçeye ekeceğiz. Millet alışveriş yapar üstüne başına alır, bizi biber tohumu taşıdık, nasıl tencere kapağız ama? Madem atıştırmalık Tapas'lardan girdik devam edelim, tatmanız gereken bir başka lezzet de ''Patates Bravas'', kızgın yağda kızartılan patatesin üzerine acı bir domates sosu ekleniyor. Tabii ki gitmişken ''Pinxtos'' yiyin. Herhangi bir barda bile bulabileceğiniz bu lezzet, ekmek üzerine hamsi, turşu, sardalya ve yeşil zeytin kombinasyonundan oluşuyor. Barcelona'ya ilk defa gidiyorsanız, malum Euro'nun da durumu ortada, taksi önermiyorum, havalimanından 10 dakika da bir kalkan ve şehrin adeta her köşesinden geçerek sizi ''La Rambla'' caddesine kadar götüren otobüsler var, hem rahat hem de ucuz. Üstelik yol boyunca şehrin adeta iliklerine işlemiş ''Gauda'' eserlerinin önünden geçecek ve ağzınız kulaklarınızda daha otelinize varmadan ''İyi ki gelmişim diyeceksiniz!'' Sizi bilmem ama ben şehirleri yürüyerek gezmeyi sevenlerdenim. Barcelona'da çok güzel oteller var ama önemli olan bölgeyi seçmek. Turistik ve tarihi yer arıyorsanız Barri Gotic, gece hayatı için El Raval, ''birazcık Bohem takılayım'' diyorsanız Garcia Bölgesi'ni öneririm. Mevsim yaz ise kuşkusuz deniz kenarına doğru inmekte fayda var. Biz en son, malum kışın gittiğimiz için merkezdeki LA Rambla caddesi üzerindeki ''Royal Ramblas'' otelini seçtik. Plaza de Catalunya'ya 100 metre uzaklıktaki bu otel fiyat kalite dengesi ve konumu açısından kesinlikle altına imza atarak size tavsiye edebilceğimiz bir otel. Mutlaka gezmeniz gereken Passeig de Gracia'ya 5 dakikalık yürüme mesafesinde. Yine gitmeniz gereken Mercat La Boqueria, eski kent burnunuzun dibinde. Tempolu bir yürüyüşle ise sadece 20 dakika içinde plajdasınız. Barcelona deyince hayat duruyor benim için, hangi bir yeri anlatacağımı şaşırıyorum, kuşkusuz internetten mutlaka görülmesi gereken yerleri çalışıp gideceksiniz ama ben de kendi kısa listemi vereyim. Öncelikle en az 3 gün ayırın lütfen. 3 gün yetmez gerçi ama biraz hızınızı keser. Başlığı attım ve gülümsedim kendi kendime, ne yenmez ki? Deniz ürünleri cenneti Barcelona aynı zamanda et ürünleri açısında ada iddialı. Ben mutlaka tatmanız gereken lokal lezzetleri sıralıyorum, gerisi keyfinize göre tabii. Müthiş tapaslar ve mutlaka mönüden 141 numara (kuzu tandır) Burası bir çok restoranın çarşısı gibi. Ortam şahane, istediğiniz mutfağı seçebiliyorsunuz, benim gibi istiridye merakınız varsa şahane bir istiridye barı var. Barcelona'ya kadar gelip Flamenko seyretmeden olur mu? Olmaz. Defalarca seyrettim, en iyisinden en turistiğine kadar, bugün size aktaracağım mekan ise asla kaçırmamanız gerekenlerden lokal bir yer, ismi hikayesi, bize yaşattıkları öylesine güzeldi ki, ayrıca bir başlık açmak istedim. İsim mi?
Nerede Kalınır?
Barcelona'da Mutlaka Görülmesi Gereken Yerler
Barcelona'da Ne Yenir?
Nerede Yenir?
Barcelona'da yemek yiyecek yer çok kuşkusuz, ben gönül rahatlığıyla gideceğiniz favori adreslerimi paylaşayım sizlerle...Yemekler harika, ambiyans müthiş. Canlı müzik de varÇok eski ama çok popüler bir restoran, ortam müthiş, mutlaka rezervasyon yaptırın, harika Paella!!FLAMENKO
El Tablao de Carmen...
Şehre biraz uzak ama otantik ortamıyla ve gösterisiyle sizi öylesine etkiliyor ki sakın izlemeden dönmeyin. Rezervasyon şart. Yemeğe gitmedik ama yemek sonrası gösteri bizim için yeterli oldu. Ünlü Flamenko dansçısı Carmen Amaya'ya hediye olarak açılmış bu mekan. Carmen Amaya gösterilerden önce asla prova yapmayan bir dansçı olarak biliniyor. Mekanın ana alanı Sevilla'daki ünlü Feria de Abril tarzında dekor edilmiş. Şu andaki işletmecileri ise gözünüzden asla kaçmayacak tarzda ikiz kızkardeşler. İstanbul'dan geldiğinizi benim ve Onur Gülmek'in ismini verdiğinizde belki sizinle hikayesini paylaşır, anlatırlar. Hatta ısrar edin anlatsınlar, izin almadığım için yazmaktan birazcık endişe ettiğimi belirtmek isterim. Uzun lafın kısası çift olarak müthiş büyülü bir ortamda olağanüstü bir gösteri izledik. Kesinlikle tavsiye ediyoruz.