Yazı: Nevin Sarıpınar
Ekmek bir semboldür
Pandemi sürecinde, özellikle erkeklerin evlerde ekmek pişirmeye başladığını çok duyduk, gördük. Neden diye sorduğumuzda Dr. Ünal çok net bir cevap verdi. “Ekmek bir semboldür.
Evet pek çok şey; içinde bulunduğumuz şartlar bizi mutsuz ediyor, ev–iş-ev rutini ve monoton hayat bizleri umutsuzluğa sürüklüyor, adeta “bu da hayat mı?” diye her gün şikayet ediyorduk. Sonra birden, hayatımızı, varlığımızı tehdit eden büyük bir korku kaynağı burnumuzun dibinde bitiverdi. Apar topar ve son derece hazırlıksız ev hapislerinde bulduk kendimizi… Her açıdan çalışmadığımız yerden gelen pek çok soru ile karşı karşıya kaldık. Ve bu seferde eski hayatımızı arar olduk. Değişen beslenme alışkanlıkları ve abaran yemek isteği hepimizi korkuturken, mutfağa giren erkeklerin sayısı ve sergiledikleri hünerler hepimizi şaşırttı. Korona sürecinde değişen ve abaran yemek alışkanları ve nedenlerini Klinik Psikolog Dr. Şeniz Ünal’a sorduk ve açıklamaları o kadar net ve sakinleştiriciydi ki, rahat bir nefes aldık. “İnsan olağanüstü dönemlerde; yeni düzeni oturtana kadar zararlı olabilecek davranışlar gösterebilir, kötü alışkanlıklar edinebilir. Ama unutmayın, insan adaptasyon yeteneği çok yüksek bir canlıdır ve hayatta kalmak için çok çabuk yeni stratejiler, başa çıkma mekanizmaları geliştirebilir. Yeni, zararlı olabilecek alışkanlarımızın başında çok fazla “panik halde konfor gıdalar yemek” geliyor. Konfor gıda, duygusal yeme ihtiyacını hissettiğimizde elimizin, aklımızın, kalbimizin çekildiği yiyecektir. İnsanlar kriz zamanlarında onları sakinleştirici, rahatlayıcı yiyeceklere yönelirler ki, bu yiyecekler çocukluğumuza, ailemize, duygusal rahatlama dönemlerimize ait lezzetlerdir”. Pandemi süresinde yeme alışkanlıklarımızı etkileyen en önemli konulardan birinin de marketlerden yapılan toplu alışverişler olduğunu söyleyen Ünal, bu alışverişlerin, taze sebze ve meyvelerden ziyade, paketli, işlenmiş, raf ömrü uzun; kurutulmuş ve pastörize edilmiş gıdalar olması nedeniyle beslenme alışkanlıklarında değişimler yaşandığını söylüyor. ”Evde gözümüzün önünde 10 paket makarna olunca ister istemez ve üstelik pişirmesi de kolay olan bu gıdaya elimizin gitmesi normal” diyor. “Tabii ki yemek ve içmek açısından ödün, izin vermemiz gereken durumlar da olacaktır. Bunları her açıdan zevkle, birleştirici, iyi hissettirici hatıralar yaratacak şekilde, bir plan dahilinde hayatımızda tutabilirsek şahane olur. Mesela bilinçsizce abur cubur yemek yerine, çocuklarla, eşinizle, anneniz, babanızla veya arkadaşınızla, eğlenceli bir yemek hazırlama ve yeme ritüeli herkese daha iyi gelecektir. Hep beraber pizza veya kurabiye yapma ileride hoş bir anı olarak hatırlanacaktır, yani Corona’yı hatıraya dönüştürün”. Özetle, pandemi dönemindeki yeme alışkanlıklarımızdaki değişim normal ve paniğe gerek yok. Ancak bunları abur cubur şeklinde değil de evde, ailece pişirebileceğiniz sağlıklı lezzetlere dönüştürmemizin şart olduğunu da bilmemiz gerekiyor. Şunlara da göz atın:
Klinik Psikolog Dr. Şeniz Ünal
Gelin hep birlikte Dr. Ünal’ın açıklamalarını okuyalım.