Bazen herkesin ağzında kötü bir tat oluşabilir. Genellikle dişlerinizi fırçaladıktan veya ağzınızı çalkaladıktan sonra geçer. Ancak bazı durumlarda altta yatan bir nedenden dolayı kötü tat ortalıkta kalır. Sebebi ne olursa olsun, ağzınızda kötü bir tada sahip olmak iştahınızı bozabilir, muhtemelen beslenme yetersizliklerine ve diğer sorunlara yol açabilir. Kötü tat bir veya iki gün sonra geçmezse, buna neyin sebep olduğunu bulmak için doktorunuzla görüşün. Bu sayede tedaviye daha kısa sürede başlayabilirsiniz.
Kötü tadın tanımı kişiden kişiye değişir. Bazı insanlar için ağızdaki hoş olmayan tat metaliktir. Bazıları içinse nedene bağlı olarak acı ya da kötü olabilir. Yemek sırasında tat alma duyusunun azaldığını bile fark edebilirsiniz. Ağızda kötü tat oluşumunun en yaygın nedenleri şunlardır;
Ağzınızda kötü bir tat oluşmasının en yaygın nedenleri diş hijyeni ile ilgilidir. Düzenli olarak diş ipi kullanmamak ve fırçalamamak diş eti iltihabına neden olabilir ve bu da ağzınızda kötü bir tada neden olabilir. Enfeksiyonlar, apseler ve hatta yirmilik dişlerin içeri girmesi gibi diş sorunları da kötü tat oluşumuna neden olabilir. Diş problemlerinde, hassas dişler, ağız kokusu, diş eti kanamaları gibi belirtiler de görülebilir. Dişlerinizi düzenli olarak diş ipi kullanarak ve fırçalayarak en yaygın diş problemlerinden kaçınabilirsiniz. Temizlik ve muayeneler için diş hekiminizi düzenli olarak ziyaret etmeniz de önemlidir.
Bazen kserostomi olarak da adlandırılan ağız kuruluğu, tükürük bezleriniz yeterli tükürük üretmediğinde ortaya çıkar. Bu, ağzınızın içinde kuru ve yapışkan bir his oluşmasına neden olabilir. Tükürük, ağzınızdaki bakterilerin büyümesini azaltır ve yiyecek artıklarının uzaklaştırılmasına yardımcı olur. Yeterli tükürük üretimi olmadığında, fazladan bakteri ve yemek artıkları nedeniyle ağzınızda kötü bir tat oluşabilir. Burun tıkanıklığı, tütün ürünleri kullanımı, diyabet gibi durumlar ağız kuruluğuna yol açabilir. Ağız kuruluğunuz varsa buna neyin sebep olduğunu bulmak için doktorunuzla birlikte çalışın.
Pamukçuk, ağzınız da dahil olmak üzere sıcak ve nemli bölgelerde büyüyen bir tür mantar enfeksiyonudur. Herkeste görülebilen pamukçuk, özellikle bebeklerde ve yaşlı yetişkinlerde daha sık görülür. Düzenli olarak diş ipi kullanmak, fırçalamak ve ağzınızı çalkalamak, ağızdaki pamukçuk oluşumunu önlemeye yardımcı olabilir. Ayrıca maya beslendiği için şeker alımınızı da sınırlamaya çalışın. Pamukçuk tedavisi için mutlaka doktora başvurun.
Sisteminizdeki enfeksiyonlar, özellikle viral enfeksiyonlar ağzınızın tadını etkileyebilir. Bademcik iltihabı, sinüzit, soğuk algınlığı ve orta kulak enfeksiyonları sıklıkla tat ve koku duyularınızı etkiler. Enfeksiyon durumunda burun tıkanıklığı, boğaz ağrısı, kulak ağrısı gibi semptomlar da görülür.
Hepatit B karaciğerin viral bir enfeksiyonudur. Erken belirtilerinden biri ağzınızda acı bir tattır. Ağız kokusu, iştah kaybı, düşük dereceli ateş, mide bulantısı ve kusma Hepatit B de görülen belirtiler arasındadır. Kısa sürede doktora başvurmak gerekir.
Erken gebelikteki hormonal dalgalanmalar birçok duyusal değişikliğe neden olabilir. Daha önce hiç istemediğiniz yiyecekleri canınız çekebilir veya aniden bazı kokuları itici bulabilirsiniz. Birçok kadın, ilk üç aylık dönemde ağızlarında genellikle metalik olmak üzere kötü bir tat olduğunu bildirmektedir. Aynı şekilde menopoza girmek üzere olan kadınlar, ağızlarında acı bir tat oluştuğunu sıklıkla dile getirirler.
Asit reflü, ağızda ekşi bir tada sebep olur. Ayrıca göğüste yanma hissi, üst karın ağrısı, mide bulantısı ve öksürük gibi semptomlar da görülebilir. Reflüyü azaltmak için, mutlaka doktor tedavisine başlanmalıdır.
Pek çok vitamin ve besin takviyesi, özellikle bunları büyük miktarlarda alırsanız ağzınızda metalik bir tada neden olabilir. Kalsiyum, krom, bakır, demir gibi ağır metaller içeren multivitaminler ağızda kötü bir tat bırakabilir. Ayrıca anti-inflamatuar ilaçlar, antihistaminikler, diyabet ilaçları, antibiyotikler ve antidepresanlarda kötü tat oluşumuna katkıda bulunabilir.
Şunlara da göz atın;