Özge'yle tanıştığımda karşımda Ankara Üniversitesi İngiliz Dili ve Edebiyatı’ndan mezun olan genç bir kız vardı. Ben o sıralar Aktüel Dergisi'nin Ankara temsilcisiydim. Yaklaşık bir yıl kadar dergi çevirilerinde bize yardım etti. Sonra özel bir bankada çalıştı, uzunca bir süre üstelik, 7 yıl kadar. Hiç kopmadık, adeta birlikte büyüdük. O dönem Aktüel dergisi Ankara bürosu aile gibiydi. Bakıyorum da nasıl şanslıymışız. Sonra mı? 'Niye bugün size Özge'yi anlatıyorum?'' sorusunun cevabını gelin ondan dinleyelim.
''Kendimi ait hissetmediğim ve üretemediğimi düşündüğüm için bankadan istifa ettim. Bankada çalıştığım son yıl, Türkiye’ye yeni girmiş olan Butik Pastacılık sektörüne olan ilgim sebebiyle, maaşımdan her ay bir miktar ayırarak yurtdışından pastacılık kitapları ve ekipmanları getirttim. 2003 yılında, istifa ettikten hemen sonra, 2 yıl evden çalışarak müşteri portföyümü oluşturdum ve 2005 yılında Ankara’da ilk yerimi açtım. Sipariş üzerine butik pastalar yapıp aynı zamanda da pastacılık üzerine eğitimler vermeye başladım. 2014 yılına kadar, 750’ye yakın öğrenci yetiştirdim ve büyük mağazalara ürünler yaptım. 2014 yılında İstanbul’a taşındım, 2012 yılında açmış olduğum Instagram sayfama ağırlık vererek kendime yeni bir tarz yarattım. 2020 yılında, Pandemi döneminde, yaptığım tarifleri müzikler eşliğinde çekip, hikayeleştirerek sayfamda iyi bir takipçi kitlesine ulaştım.
Amacım; 20 yıllık tecrübe ve bilgilerimi insanlarla paylaşmak, mutfağın aslında ne kadar keyifli ve dinlendirici bir yer olduğunu anlatmak, kadınların bir şekilde üretmesini sağlamak ve aynı zamanda üreten ve bu yola yeni çıkmış olan kadınlara örnek olup yol açmak.''
Buraya kadar tamam. Peki Özge'yi diğer şeflerden ayrı kılan ne? Niye ona ''Yemek Terapisti'' diyorlar? ''Balçiçekciğim biz Aktüelde çalışırken, gündem toplantılarında sen hep derdin ki, “Bana ilklerle gelin, köpeğin bir insanı ısırması haber olmaz, insan köpeği ısırırsa bir haber değeri vardır. Fark yaratmak zorundasınız. Ne çok şey öğrenmişim senden...İçimdekileri yazıya dökmeye, yazı yazmaya Aktüelle başlamışım meğersem...''
Beni övüyor sağolsun ama asıl fark yatarak kendisi oldu. Pasta sektöründe uzman olmasına rağmen, aslen Mersinli ve Giritli ya, dayanamadı, yemek tarifleri vermeye başladı. Yaptığı tarifleri müzik eşliğinde çekmeye başladığında ilgi gittikçe arttı... ''Bir zaman sonra, bu müzikli videoların altına hikayeler yazmaya başladım. Kimi hikayeler benim hayatımdan kesitler, kimileri ise hayal ürünü hikayeler olarak gelişti. İlk büyük çıkışı, Giritli olan babaannemin, Mübadele yıllarında, küçük yaşta Giritten, yaşadığı topraklardan koparılışını “Etli Dolma” tarifi eşliğinde anlattığım “YADİGAR HANIM” ile yaptım. Bu hikaye sonrasında, seyreden takipçilerim, beni seyrettiklerinde hikayelerin kendilerine iyi geldiğini, terapi olduğunu söylemeye başladılar. Stresli olanlar, bir şekilde keyfi olmayanlar benim hikayelerimi seyrettiklerinde 4-5 dk da olsa o ruh halinden uzaklaştıklarını söylerler. Böylece benim adım Yemek Terapisti olarak kaldı.''
Hikayeler kimi zaman gerçek hikayeler, kimi zaman farkındalık yaratacak konular kimi zaman da sadece tarifin püf noktalarını anlatır şekilde. Bakın ben de biliyorum ki seyredenler bir şekilde şifalanıyor. Ve şunu da biliyorum ki, Türkiye’de Özge tarzında tarif anlatan hiç kimse yok. ''İLK'' i yaptı, olmayanı ortaya koydu, fark yarattı. Size iki tarif seçtim bir tanesi tabii ki Yadigar Hanım... Diğeri ise korkularımızla yüzleşmemizi sağlayan bir kek tarifi. Videoları mutlaka izleyin ve yazın bana. Yemek yapmak gerçekten de terapi mi midir?
Kabakların içi oyulur, biberlerin iç tohumları alınır. Kıymalı harç güzelce karıştırılır ve önce kabak ve biberler doldurulur. Kalan harç ile de yapraklar sarılır. Tencereye dizilir. Önce salçalı sos, ardından da Altın Vuruş sos eklenerek pişmeye bırakılır. Sosu için; Altın vuruş sos; Yapılışı: Un, kabartma tozu ve tuzu bir kaba eleyin. Yumurta beyazlarını mikserin hızlı deviriyle şekerin tamamını aralıklı olarak ekleyerek kabartın. İçine yumurta sarılarını ve tereyağını ekleyin ve yavaşça karıştırın. Ardından portakal rendesini ilave edin tekrar yavaşça karıştırın. Yumurta akının sönmesini istemiyoruz. Sütü ekleyin, şöyle bir karıştırıp, ünlü karışımı 2 partide ilave edin ve karışıma yedirin. En son meyveleri koyun, karıştırın. Yağlı kağıt kaplı kalıbınıza güzelce boşaltın. Üzerine fındıkları serpin. 180 derece ısıtılmış fırında 1 saat kadar pişirin. Çubukla kontrol ettikten sonra ılımaya bırakın.Etli Karışık Dolma (Yadigar Hanım)
Kuru Meyveli Kek (26 cm kalıp için)