Oldum olası Alaçatı'ya başka bir sempatim vardır. Hani şu; oraya 'Çeşme' diyenlerden değilim yani... Zira Alaçatı başkadır; ne Çeşme'ye ne de İzmir'in herhangi yöresine benzemez. Elbette ki verimli zamanları ilkbahar aylarıdır. Haziran ortasından itibaren gelen dondurmacı günübirlikçiler ve bebek arabası trafiği biraz yorar kasabayı... Fakat sonuçta Alaçatı, Alaçatı'dır. Köy içindeki huzuru pek az yerde bulursunuz!
Başınızı koyacak yer bulmak zor değil bölgede. Ama vaktinize değecek bir uyku çekmek için Viento en doğru adres. Köyiçi dediğimiz, her yere yakın merkezin orta yerinde... Temiz ve güvenli geceler geçirmek için biçilmiş kaftan. Ayrıca restoranları 'Sota' bugüne kadar yediğim en iyi somonu servis ediyor, o kadar söyleyeyim...
İki tane pazar kıvamında alanı var. Biri takılardan çantalardan ibaret, kadın gezmelerinin vazgeçilmezi. Diğeri ise her Cumartesi kurulan bölgenin ana pazarı. Zerzevattan, en acayip markaların kupon ürünlerine kadar giyecek de buluyorsunuz. Yolda yakalarsanız; artık Alaçatı'lı sayılacak kadar oralara yerleşmiş Korcan Karar'ı bulursanız, tutun elinden o götürsün sizi. Tam bir pazar gurmesi olmuş. Pazarlıkta muhteşem diye duydum. Bahsettiğim pazarın giriş köşesinde 'Mahalle' diye bir dükkan var. En iyi hamburgeri onlar yapıyorlar. Hafif soğuktan sığındığınız odun sobasının başında, patates kızartması da tavsiyedir. Meydanın tam ortasında 'Avula' atıştırmalık ya da demlenmedik ufak bir semt dükkanı... Sıcak ortam arayanlara birebir... Olmadı sakince bir kahve içmek isteyene 'Köşe kahve'.... Bana sorarsanız Alaçatı'nın şampiyonu her zaman 'Korto'dur. Yeni nesil eğlence bir burada dönüyor. Bengü Beker, Baran Bayraktar, Tezgah gibi isimler, canlı müziğin nabzını tutuyor. Alternatif isteyene 'Şerefe', yemekli programlar sunuyor. Alaçatı Port seçeneğini de aklınızdan ayırmayın tabi...